29 Mart 2007

Bölüm 45 - Yine Yalnız Başıma

Bavulumu toplayıp evden çıktım. Birkaç saat önce onunla servise bindiğimiz yerdeydim ama bu sefer tek başıma. Gittiğine hâlâ inanamıyordum. En küçük anı bile özlememek mümkün mü? Servis gelip otogara gittiğimizde bir süre otobüsün gelmesini bekledim. Otobüs gelip bindiğimde kafamda bir sürü düşünce vardı. Aslında İzmir’e gidiyor olmam çok iyiydi. Çünkü İzmit’te kalsaydım onsuzluğa alışmam çok zor olacakmış gibi geldi. Gözümü kapattığımda görüntüsü önüme geliyordu, sesi sanki hâlâ kulaklarımdaydı. Onunla yaptığımız otobüs yolculuklarını özlemiştim. Omzuma başını koyar ve uykuya dalardı. Ne güzel anlardı. Bu sefer onu her zamankinde çok daha fazla özleyeceğimi biliyordum. Derken uykuya daldım. Ara sıra uyansam da nihayet İzmir’e varmıştık. Evdekiler geleceğimi bilmiyordu. Sürpriz olacaktı onlar için. Servisle eve geldikten sonra kapıyı çaldım. İçeri girdiğimde annem çok şaşırdı. Ben de sevinmiştim aslında. Baya olmuştu onları görmeyeli. Gerçi evde annemden başka kimse yoktu. Kahvaltı ettikten sonra saçlarımı kestirmek için berbere gittim. Daha sonra dedemi ve ananemi ziyaret ettim. Sadece üç gün kalacaktım ama olsun en azından biraz değişiklik olacaktı benim için. Ertesi gün Buketle buluştuk. Onu da çok özlemiştim. Uzun uzun konuştuk. Onunla birlikteyken neler yaptığımızdan bahsettim. O da neler yaptığını anlattı. Ayrıca daha İzmit’teyken biten kontörlerimden dolayı onunla konuşamıyorduk ama kontör aldığımda hemen onu aradım. Çok özlemiştim, o da aynısını söylüyordu. “Bu sefer çok zor oldu senden ayrılmak” dedi. Keşke hep birlikte olabilsek. Bazı anlar ne kadar güzel olursa olsun mutlaka bitmek zorunda sanırım. Son günümde yine dışarıdaydım. Buketle gezdim, ananemi tekrar ziyaret ettim. Mümkün olduğunda evde oturmamaya çalışıyordum. Geri dönüş günü gelmişti. Annemle vedalaştıktan sonra babamla birlikte amcamlara gittik. Onları da aldıktan sonra otogara geldik. Evet, buradaki günlerim de bitmişti. Zaten üç hafta bile çabucak geçtiyse üç gün nasıl çabuk geçmesin? Uzun bir otobüs yolculuğu sonunda eve vardım. Girdiğimde anılarım tekrar gözümün önüne geldi. Kapıdan girer girmez onu görüyordum, bana kapıyı açtığında. Şimdi ise bomboş bir eve girmiştim. Yemek yiyip bavulumu boşalttıktan sonra yapacak bir işim kalmamıştı. İşte o zaman ona karşı olan özlemimle bir kez daha karşı karşıya gelmiştim. O kadar süre birlikte kaldıktan sonra ayrılınca, sanki birkaç gün içinde tekrar görüşecekmişiz gibi hissediyordum. Böyle olmadığını kendime kabul ettirmek çok zor olacaktı.

25 Mart 2007

Bölüm 44 - İyi Yolculuklar

Babam ve amcam otobüsten indikten sonra ellerini öptük ve bavullarını alıp bir minibüse bindik. Eve geldiğimizde babamın bana karşı bir soğukluğu olmadığını gördüm. Bu iyiydi. Amcam babama göre daha konuşkan, esprili ve samimi biriydi. Onu da çok sevmişti. Bunu birkaç saat içinde anlamam zor olmadı. Gece olduğunda koridora kurduğumuz yer yatağı ve minderlerden ikimiz için uyuyabileceğimiz bir yer hazırlamıştık. Sabah olup uyandığımızda babamlar evde yoktu. Zaten gece birçok kez uyanmış, sabah da babamların sesini duymuştum. Yerde yatmaya alışkın değildik ama buna bile şükrettik. Babamlar dolaşmaya çıkmışlardı. Biz de kalktık ve kahvaltı yaptık. Babamlar eve geldiğinde yemek için bir şeyler hazırladılar, yedikten sonra tekrar çıktılar. Biz evde kaldık. Bilgisayarda takılıyorduk. Hafta sonu olduğu için okulu da yoktu. Tek dileğim hafta içi kalmamalarıydı. Çünkü onun okula gittiğini sanıyorlardı. Neyse ki babam pazartesi günü gideceklerini söyledi. Onlar gittikten sonra yine baş başa kalmıştık. Korktuğumuz şeyler başımıza gelmediği için şanslıydık belki de. Haftaya sınavlarım başlıyordu o yüzden ders çalışıyordum. O bilgisayarda takıldığı için ben de başka bir odada çalışıyordum. Sınavlardan sonraki hafta okulda birçok hocanın bir toplandı nedeniyle olmayacağını öğrendim. Bu fırsatta İzmir’e gitmeyi planlamıştım. Çünkü zaten o da daha fazla kalamayacağını söylüyordu. Sınavlarım bittiği gün İzmir’e gidecek, birkaç gün kalıp geri dönecektim. Ayrılacağımız gün gelene kadar her günüm yıllardır yaşadığım en güzel günlerdi. O kadar alışmıştım ki ona. Birlikte yemek yiyor, birlikte uyuyor, birlikte televizyon izliyorduk. Sanki o gittiğinde bütün yaptığım şeylerde bir tarafım eksik gibi hissedecektim. Derken ayrılık saati geldi. Evden çıkmadan birbirimize sımsıkı sarıldık, dopdolu öptük. Bundan sonra ne zaman görüşeceğimiz belli değildi. Belki de bu yüzden o zamanların acısını şimdiden çıkartırcasına yaşamıştık bu günleri. Her gün ayrı güzel, her gün ayrı neşeliydi. Bu günler boyunca hiç üzmemeye çalıştım kendimi, gün saymıyordum belki de o yüzden daha sakindi kafam. Gideceği gün geldiğinde bile onu üzmemek için hep içimde sakladım üzüntümü, gözyaşlarımı. Akmadılar daha, çünkü biliyordum ki o hiç istemez ağlamamı. Gözyaşlarım içimde çoktan bir okyanus oluşturmuştu bile. Dayanacaktım, dayanmalıydık. Otogara gelip onu otobüse bindirdiğimde, çoktan yokluğunu hissetmeye başlamıştım. Derken otobüsü uzaklaştı ben ise eve dönmek için bir minibüse bindim. İnanamıyordum, sanki ben okuldan dönüyorum o ise beni evde bekliyor gibi hissediyordum. Eve geldim, tüm odalara baktım, yoktu. Kendimle baş başa kalmamak için hemen yazıya sarıldım ama sanırım bunda kaçış yok. Seni çok özledim aşkım.

Bölüm 43 - Ev Sahipleri ve Misafirler

Onsuz saatler geçmez bilmezken, her nasıl oluyorsa o yanımdayken zaman su gibi akıyordu. İşte bana göre tam üç hafta göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Nasıl mı? Tabi ki onun sayesinde. Başa dönersek, zaten geleceğini biliyordum Bunu hep konuşuyorduk. Çünkü bir şekilde görüşmeliydik artık. Son görüşmemizin üzerinden bir ay geçmişti. Gerçi daha fazla ayrı kaldığımız zamanlar da oldu ama şimdi baş başa olacaktık. Gelme planları suya düşmesin ve eve geri döndüğünde bir sorun çıkmasın diye ailesiyle önceden konuşmuştu. Yaptığımız plana göre yanımda ‘bir süre’ kalacak, daha sonra dönüp bir işe girecekti. Bu ‘bir süre’ kısmı beni havalara uçurmaya yetiyordu bile. Çünkü ilk defa ne zaman gideceğini bilmeden yanımda olacaktı. Evet, sonunda gidecekti ama en azından o gün kesinleşene kadar içimiz rahat olacaktı. İzmit’e en son gelişinin üzerinden neredeyse iki ay geçmişti. Sabah otobüsü geldiğinde otogara gidip karşıladım onu. Tıpkı daha sık görüşebildiğimiz zamanlarda olduğu gibi hissettim. Bu şehir bizim ilkimizdi, en güzel anılarımızın bir kısmı bu şehirdeki yaşantımızdaydı. Onu ilk gördüğüm yer, onu ilk öptüğüm oda, onunla ilk birlikte uyuduğum yatak. Kısacası eski günlerimiz yeniden canlanmıştı sanki. Eve geldiğimizde onun için hazırladığım yemekleri görünce çok sevindi. O kadar mutluydum ki. Sadece onun geleceğini bilmek bile bana en zor tarifleri yaptırmaya yeterdi. Gün içinde yaptıklarımız genellikle aynıydı. Ben sabah erkenden okula gidiyordum, eve döndüğümde o büyük olasılıkla bilgisayarda oluyordu. Bazen bana sürpriz yapıp yemekleri hazırlıyordu. Çoğu gece film seyrediyorduk. Günlerimiz sade ama olabildiğince mutlu bir şekilde geçiyordu. Zaten ondan başka hiçbir şeyi görmüyordu gözüm. Ne bilgisayarı ne de okulda takılmayı. Bir an önce eve gelmek için nerdeyse koşa koşa dönüyordum okuldan. Kendimi ona adamıştım ve bu durumda ruhum büyük bir huzura kavuşmuş gibiydi. Onu ama sadece onu görüyordum. Her gece ona sarılarak uyuyor, bazı geceler korkup uyandığımda yanımda onu görmek bana büyük bir direnç sağlıyordu. Onunla gülüp, onunla ağlayabiliyordum. Hayatımda olup biten her şeyi onunla paylaşmaya çalışıyordum. Günlerimiz böyle geçerken bir de baktım bir haftayı doldurmuşuz. Bilgisayarda babamla görüşüyordum. Almanya’dan gelen amcam ile birlikte İzmit’e geleceklerini söyledi. Şok olmuştum. Onu tanıyordu ama sonuçta kaldığım ev küçüktü, hem yatacak yer sorunu vardı hem de ne kadar kalacaklarını bilmiyordum. Ertesi sabah şans eseri tekrar babamla internetten görüşebilme fırsatı bulduğumda onun da burada olduğunu söyledim. Neyse ki bir şey demedi. Birçok senaryo üretmiştik. Sonuçta her şey olabilirdi, babam rahatsız olabilirdi, neden burada kalıyor diyebilirdi. Bir şeyler uydurdum. Onun Bursa’ya gitmesini bile düşündük ama babamın tavrını gördükten sonra bundan vazgeçtik. Akşamüstü İzmit’te olacaklardı. Okuldan geldikten sonra evi temizledim, yemekleri hazırladım ve daha sonra babamları karşılamak üzere evden çıktık. Otogara geldiğimizde otobüs henüz gelmemişti. Derken birkaç dakika sonra otobüs geldi. Yanına yaklaştık ve babamı gördüm.