13 Mayıs 2007

Bölüm 51 - Dürüst Bir Bakla

Zamanın karşısında güçlü durmaya çalışıyordum. Görüşebilme olanaklarımızın birden bire yok olup, aniden ortaya çıkabileceği bir dönemdeydik. Okulumun kapanmasına birkaç hafta kalmıştı. Daha sonra da İzmir’e dönecektim. Çünkü ailemin gönderdiği para bitecek ve yaz okulum başlayana kadar onların yanında kalmak zorunda kalacaktım. Bu durumdayken görüşebilmemiz çok zordu. Üstelik işten ayrılmıştı. Evet, belki bu İzmit’e gelebilmesi için gerekliydi ama yanımda kalacağı süre içinde kullanacağımız yeterli paramız olmayacaktı. İşten ayrıldığı günden itibaren neredeyse her gün Antalya’daki diğer gay arkadaşlarımızla beraberdi. Gezdiler, eğlendiler, sohbet ettiler, kısacası birlikte takıldılar. Bu çok güzel bir şeydi aslında. Arkadaşlarımla gittikçe daha samimi olduğunu görmek beni sevindiriyordu. Onlarla birlikteyken kendini yabancı gibi hissetmiyordu artık. Benim de yeni tanıştığım birçok arkadaşımla benden daha samimi olmuştu hatta. En azından canı sıkılmıyordu, eğlendiğini biliyordum. Bütün bunlar dışında ilişkimizin tüm zorluklara göğüs gerdiği bir dönem geçiriyorduk. Benim buradan gözlemlediklerimle onun gözlemledikleri farklıydı belki ama ben onu yanımda göreceğim günü iple çekiyordum. Ne zaman olacağını bilmiyordum, ama o gün gelecekti inanıyordum. Yaşadığımız bunca zorluklara, sıkıntılara rağmen hâlâ bu ilişki devam ediyorsa bir nedeni olmalıydı değil mi? Sadakat, aşk, sevgi falan demeyeceğim. Bizi bir arada tutan değişik bir duyguydu. Belki bunların karışımı ama içinde birçok başka duyguyu da barındıran bir yapıya sahipti. Aramızdaki mesafe bizi duygusal olarak da birbirimizden uzaklaştırıyor muydu? Belki evet, belki hayır. Asla değişmeyecek olan duygularım dışında tabi ki değişen düşüncelerim oluyordu. Sanırım bu durumu uzun bir süreç olarak değerlendirmemeliydik. Kafamızı bulandırıp gereksiz korkulara kapılmamalı, nedensiz davranışlarda bulunmamalıydık. Anlık heyecanlar, gelip geçici aşklar gibi nafileydi. Kendimi unutulmuş, ikinci plana atılmış, terk edilmiş, sokakta bırakılmış gibi hissediyordum bazen. Hayır, O’ndan kaynaklanan bir şey değil. O bana bunu hiç hissettirmedi. Sadece kendi kendimi içine düşürdüğüm bir durumdu bu. Yaşadığım hayatı eksik yaşıyormuş gibi hissediyordum. Bu eksiklik ondan kaynaklanıyordu. Ama sonuç olarak yine de bir şekilde bu güne kadar nasıl geldiysem, bundan sonra da böyle gidebilirdi. Özlemeye devam.

Hiç yorum yok: