13 Şubat 2007

Bölüm 40 - Kapılar Kapanmadan

Uyandığımda kalkmıştı. Bugün için bir planımız yoktu. Arkadaşlarımla görüşmeyecektik, sadece ikimiz olacaktık. Öğleden sonra evden çıktık. Biraz dolaştıktan sonra cafeye gittik. Baş başaydık. Yarın İzmir’e dönecektim. Bu ikimizi de derin bir sessizliğe sokmuştu. Aklıma getirmemeye çalışıyordum ama sonra birden bire hatırlayıveriyordum. Cafede bir süre oturduktan sonra evlerinin yakınında bulunan alışveriş merkezine gittik. Biraz dolaştık, yemek yedik. Tüm günümüzü baş başa geçirmiştik. Eve döndüğümüzde bilgisayarda biraz zaman geçirdikten sonra yattık. Oradaki son gecemdi bu. Gittiğimde onu zorluklarla yalnız bırakmak içimi burkuyordu. Beni üzecek şeyler düşünmek istemiyordum. Uyumadan önce biraz konuştuk. Sonra uykuya daldım. Sabah erken uyanıp hazırlandık. Çantamı toplardım ve evden çıktık. Doğuşla buluştuktan sonra cafeye gittik. Meteyi aradım fakat gelemeyeceğini söyledi. Cafede zaman yine su gibi geçmişti. Fakat bir sorun oldu. Bugün değil ertesi gün dönmem gerekiyordu. Doğuş “İstersen bizde kalabilirsin” dedi. O’nlara gidemiyordum çünkü zaten bir gün diye gidip iki gün kalmıştım. Ayrıldıktan sonra Doğuşla birlikte evlerine gittik. Ailesine beni liseden arkadaşım diye tanıştırdı. Çok huzurlu saatler geçirdim oradayken. Ertesi sabah erkenden çıktık evden. Bu sefer Mete ve Kemal de gelecekti. O’nu da aldıktan sonra cafeye gittik. Birkaç saat sohbetten sonra ayrılma vaktim gelmişti artık. Otobüse binmek için yola koyuldum. En uzun bu gelişimde kalmıştım, haliyle çok alışmıştım her şeye. O yokken, arkadaşlarım yokken ne yapacaktım? Ayaklarım geri geri gitmesine rağmen bindim otobüse. Yol boyunca tüm hafta boyunca yaptığımız şeyleri düşündüm durdum. Güzel anlarımız için mutlu oldum, kötü anlarımız için üzüldüm. Hayat çok acımasızdı. Onu çok sevmeme rağmen onunla görüşebildiğimiz günler hep sayılıydı. İzmir’e döndüğümde sersem gibi olmuştum. Sanki bir rüyadan uyandırılan ve henüz kendine gelemeyen bir insan gibiydim. Eve gittim, dinlendim. Ertesi gün Buketle görüştüm. Antalya’da yaşadıklarımı, yaptıklarımızı, cafeyi anlattım her ayrıntısına kadar. Anlatırken sanki tekrar yaşar gibi oldum hepsini. Hayata isyan etsem bile elime geçen bir şey olmayacaktı. Tatilden geriye kalan günlerimi İzmir’de geçiriyordum. Günlerim birbirinin aynı, heyecan yoktu. Sadece Buketle görüştüğüm zamanlarda kendime gelebiliyordum, Buket bu konuda bana çok yardımcı oluyordu. Onun dışında O’nunla ya telefonda ya da internette konuşuyorduk. Ayrılık zordu ama daha zor şeyler de vardı. Tatil bitip İzmit’e dönme zamanım geldiğinde, onun da benimle olmasını istedim. İzmir’e giderken birlikte yaptığımız otobüs yolculuğundan bir şey anlamamıştım. Ona doya doya bakabilmek isterdim. Uyurken izleyebilmek, yanına yatmak, birlikte uyumak.

Hiç yorum yok: