4 Kasım 2006

Bölüm 13 - Şekerli Günler

Bursa’daki günlerimizin sonuna geliyorduk çünkü okulunu bitiriyordu. Evden ayrılmadan eşyalarını bavullara doldurduk. Bu evde birçok anımız olduğundan üzülüyordum da. Bir daha asla geri dönemeyeceğimizi biliyordum. Şimdi her gözümü kapattığımda evin her yanını kolaylıkla hatırlayabiliyorum. Çok güzel günlerdi ama bitti işte. Bavulları kapatıp, etrafta başka eşya kalmış mı diye baktıktan sonra evden çıktık. Daha sonra otogara gittik ve İzmit’e geri döndüm. O ise beni geçirdikten birkaç saat sonra Antalya’ya gitti. ÖSS’ye girecekti. Sınava girip hemen Bursa’ya döndü. Okuldaki son sınavına da girdikten sonra İzmit’e geldi. Birlikte İzmir’e gidecek, yazlığımızda yaklaşık 1,5 hafta kalacaktık. Annemlere haber vermiştim. Çok mutluydum. En sonunda okullarımız kapanmıştı ve onunla tatil yapacak olmak kulağa çok hoş geliyordu. Bavullarımı yerleştirdim ve otobüsümüzün saati geldiğinde otogara gittik. Şimdi bizi bekleyen bir tatil vardı. İzmir’e vardığımızda babam bizi otogardan almaya gelmişti. Eve gelip bavullarımızı bıraktıktan sonra diğer bir mahallede oturan dedemi görmeye gittik. O’nu ailemden insanlarla tanıştırmak çok hoşuma gidiyordu. Keşke “Bu çocuk benim sevgilim” de diyebilseydim onlara hatta sokaklarda bağırabilseydim. Onunla gurur duyuyordum. Evden birkaç eşya aldık ve yaklaşık yarım saatlik uzaklıkta bulunan yazlığımıza gittik. Hava kararmak üzereydi bu yüzden denize girmedik. Eve geldiğimizde bir şeyler yedikten sonra sonunda yalnız olmanın verdiği heyecanla birbirimizin üzerine atladık. Aslında başka insanların arasındayken de uygun anlar yaratabiliyorduk. Onu her an sevmek, ona her an dokunabilmek isterdim. En çok istediğim şey sokakta yürürken elini tutabilmekti. Korkarım bunlar asla olamayacaktı. Gece ilk defa bize dar gelmeyen bir yatakta yatacaktık. Çünkü İzmit’teki yatağa tam olarak sığamıyorduk, sığsak da rahat edemiyorduk. O geceyi hiç unutamam. Doya doya sarıldım ona, öptüm, kokladım. Ertesi gün sabahtan annemler geldi. Yemek yedikten sonra denize gittik. Bu sefer ona yüzme öğretebilmek için hem zamanım vardı hem de hava uygundu. Kardeşimle birlikte ona birkaç hareket gösteriyorduk. Çocuklar gibi mutluyduk. Zaten yüzmeyi çok severdim, şimdi bir de onunla birlikte yüzmek apayrı bir mutluluktu. Günde 2 kere denize gidiyor, 2–3 saat kalıyorduk. Annemin talimatı üzerine sabahları 9–10 arası kalkıyor, kahvaltıdan sonra televizyon izliyorduk. Annemin O’na karşı davranışları biraz endişelendiriyordu beni. Sanki soğuk gibiydi ama annemin yapısının böyle olduğunu bildiğim için bir şey söylemedim. Kardeşim ise artık iyice alışmıştı O’na. Türlü türlü şakalar yapıyor, özellikle denize gittiğimizde beni deli ediyordu. Yazlığımız iki katlıydı ve biz üst katta kalıyorduk. Tam baş başayız derken bir de bakıyorduk kardeşim kapından bizi dinliyor. İlk geceden sonra bir daha hiç yan yana uyuyabilme fırsatımız olmadı. Ayrı odalarda kalıyorduk. Ama sabahları onu uyandırmaya geldiğimde defalarca öpüyordum, sarılıyordum. Her güzel şey gibi tatilimiz de en sonunda bitti. İzmir’e geri döndük ve buradan da İzmit’e geçecektik. Yaz okuluna gidecektim. İzmit’e döndüğümüzde, O’nun işleri olduğundan Bursa’ya gitti. Hep yalnız kaldığımda anlıyordum onun gerçek değerini. Bazen tartışıyorduk, birbirimize kırıcı sözler söylüyorduk. Şimdi ise yaşadıklarım gözümün önüne geldiğinde gözlerim doluyordu. Her gün yanında olan, sana yaşama sevinci veren, her anında sana mutluluk aşılayan o insan yokken yaşamak ne kadar da zorlaşıyordu. Kendimi de tanıyamıyordum. Sanki o varken bambaşka biri oluveriyordum. O gittiğinde ise depresyondaki insanlar gibi bazen dakikalarca ağladığım oluyordu. Hiçbir şey güzel gelmiyordu gözüme. Üstelik şimdi görüşme olanaklarımız daha da azalmıştı. Gelecek çok karmaşık görünüyordu.

1 yorum:

The SummerSon dedi ki...

Keşke sokaklarda sevgililerimizle el ele rahatça dolaşabilsek. O satırları okurken eski sevgilimle sokakta nasıl çaktırmadan el ele dolaştığımız geldi aklıma; kol kola gibiyiz ama benim elim onun montunun cebinin içinde ve ellerimiz birbirine kenetlenmiş durumda.