23 Kasım 2006

Bölüm 23 - Plansız Planlar

Birlikte bir dolmuşa binip evlerine gittik. Bugüne kadar kalbimde yaşıyordu, geceleri onu yanımda hissederek uyuyordum, her kalp atışımda sanki gözleri üzerimdeydi. Hep düşünürdüm, şimdi ne yapmamı isterdi diye. Çoğu kez ağlamaktan bu şekilde kurtulmuştum. Çünkü o üzülmemi hiç istemezdi. Ben de onun tabi ki. O ulaşılamaz bir biçimde kalbinin derinliklerine sakladığın, kimsenin çekip alamayacağı kadar sıkı bağlarla başladığın kişi şimdi yanındaydı. Bu gerçeği bu kadar uzun süre ayrı kaldıktan sonra kabullenmek zor geliyordu. Evlerine gittik ve odasına geçtik. Evdeki misafirlerin sesi duyuluyordu. ”Yorgunsun, istersen biraz dinlen” dedi. Öğlen arkadaşım Mete’yle buluşacaktık. Geceden beri uykusuz olduğum için, yattım. Onun yatağında uyumak o kadar güzeldi ki. Ona ait her şeyi görmek beni mutlu ediyordu. Ben de ona aittim. O zaman hep mutlu olmalıydım. Uyandığımda, onun da uyuyor olduğunu gördüm. Hazırlanmamız gerektiğini söyledim. Hazırlanıp çıktık. Bir alışveriş merkezinde buluşacaktık Mete’yle. Alışveriş merkezinde biraz dolaştıktan sonra Mete geldi ve bir cafeye oturup bir şeyler yedik. Her gün internetten yazıştığım, birçok sırrımı paylaştığım, beni sınıftaki arkadaşlarımdan bile daha iyi tanıyan dostum şimdi yanımdaydı. Üstelik O’nunla da iyi anlaşmaları çok hoşuma gidiyordu. Biraz dolaştıktan sonra Elif’e randevu verdiğimiz yere doğru yola çıktık. Elif ve kocası gelmeden önce Bertan gelebilirse, onunla da görüşecektik. Ne yazık ki Bertan gelmeden gitmek zorunda kaldım. Ona ve Mete’ye veda ederek Elif ve kocasının yanına gittim. Biraz dolaşıp bir yerde yemek yedikten sonra evlerine gittik. Kocasıyla pek muhabbetim yoktu belki ama iyi bir insandı. Beni evlerine kabul ettikleri için minnettardım. Biraz televizyon izledikten sonra onlar uyumak için odalarına geçtiler. Ben de sabah erken kalkacağım için yattım. Yatınca ilk düşündüğüm yalnızlıktı. Evet, Antalya’daydım ama yine ondan ayrıydım. Nasıl bir kaderdi bu böyle? Hayat acımasızdı ve hayal kurmama bile izin vermiyordu. Çünkü hayali gerçek olmadığında insanın içi acıyordu. Hayalimde onunla yaşadığım bir ev, her sabah uyandığımda onu yanımda bulmak vardı. Bu hayalimin gerçek olması için her şeyimi verirdim. Ona sarılıp uyumak kadar beni rahatlatan başka bir şey yoktu. Kendimi güvende hissetmek, uyurken huzurlu olmak, hiçbir şeyden korkmamak. Bunları bana o öğretmişti. Hayatlarımız birdi artık ve ben diğer yarım olmadan hayatta kalamıyordum. Gözlerimden yaşlar süzülürken ona mesaj yazdım. Acaba o da benim hissettiklerimi hissediyor muydu? Çoğu zaman onun hislerini göz ardı etmiştim. O da en az benim kadar üzülüyordu, benim kadar acı çekiyordu. Belki de daha fazla. Sonuç olarak birbirimizin acısını hafifletmekten başka yapabileceğimiz bir şey yoktu. Bu düşünceler içinde uykuya daldım. Sabah uyanınca kahvaltı yaptık. Sonra Elif ve kocasıyla şehir merkezine kadar geldik ve orada ayrıldık. Onların evine gidecektim ve nasıl gideceğimi daha önceki gelişimde öğrenmiştim. Dolmuşa binip onlara giderken sanki dün hiç onunla beraber değilmişim gibi hissettim. Keşke ben de bu şehirde yaşasaydım.

Hiç yorum yok: